Ocak-Şubat / 2007 | 1105
mevsimler gelip geçiyor ama yazılıp çizilenler, konuşulanlar, anlatılanlar, öğrenilenler kalıcı. kitaplarla, dergilerle, buluşmalar ve diğer etkinliklerle eşcinsel hareketinin tarihi yazılıyor bir bakıma. deneyimler arttıkça sözümüz de çoğalıyor, tüm çabamız gözümüzün önünde birikiyor, ister türkiye’de olalım ister başka bir ülkede, o sözü hep birlikte üretiyoruz; geriye yalnızca ona sahip çıkmak kalıyor.
mayıs ayında ankara’da düzenlediğimiz homofobi karşıtı buluşmanın başlıklarından biriydi türkiye dışı deneyimler1, ingiltere’den hollanda’ya pek çok ülkeden eşcinsel hareketi aktivistinin katıldığı buluşmada onların deneyimlerini, tanıklıklarını dinlemiş, bu alandaki çalışmalara ilişkin görüşleri paylaşmıştık. türkiye’de kimi zaman ütopya dediğimiz şeylerin onların gündelik hayatlarının bir parçası olduğunu görmek hem şaşırtmış hem de üzmüştü bizi. bunca yıldır onca mücadeleye rağmen türkiye’de geldiğimiz noktanın düşündürücü’ fotoğrafıydı üzücü olan. ancak, yurt dışındaki deneyimlere tanık oldukça heyecanımızın, hevesimizin katlandığını da belirtmek gerek, çünkü bu deneyimler bize başka türlü düşünmek ve hayallerimizi gerçekleştirebilmek için başka yeni yollar çizmek konusunda ipuçları verdi.
bu sayının omurgasını ’glbt hareketi: yurtdışındaki deneyimler’ dosyası oluşturuyor, başka hayatların ve mücadelelerin olduğunu da görüp düşünelim, değişelim diye...
türkiye dışı deneyimleri sayfalarımıza taşıyacaksak, kaos gl’nin isveç toplantısından söz etmemek olmaz dedik ve geçen ağustosta dört kaos gl linin Stockholm maceralarına da yer verdik sayfalarımızda, bu sayıda, kaos gl ve isveçli eşcinsel örgütü rsfl’nin ortaklığında gerçekleştirilen glbt yayıncılığı’ konulu toplantılardan ve Stockholm pride’dan notlar bulacaksınız.
geçtiğimiz sayıda duyurduğumuz feminizm ve eşcinsellik’ dosyası ise bir sonraki sayıya kaldı, bunun nedeni, dosya hazırlıkları sırasında görüşlerine başvurduğumuz kadın örgütlerinden gelen yanıtların sorularımızı çoğaltarak çerçeveyi genişletmesiydi. biz de feministler ve kadın örgütleriyle eşcinsellerin ilişkisini dergide enine boyuna tartışmak istedik. gelecek sayıda, feminizmin eşcinsellikle yollarının nerede kesiştiğini, ortaklıkları ve ayrılıkları, söylem ve eylemlerinin hangi noktalarda buluştuğunu ele alacağız.
ve...
"bir yıl daha bitiyor
işte bu kadar duru, bu kadar yalın
bu kadar el değmiş
sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri
her sonda, her başlangıçta ve her defasında
alır gibi başkasını karşımıza
perdeler çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
sorgulamak kendimizi
öğrenmek ikimizin anadilini, ikinci belleğimizi
öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz
karanlık günlerimizin kenar süslerini
biterken yılın son günleri
biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
gençlik ikindilerini
kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri."
murathan mungan - "bir yılın son günleri"
hesapların kapandığı ya da nihayet açıldığı günler: yılın son günleri, belleğin ya da tutulabilmişse güncelerin dökümünün yapıldığı günler, aşkların, sevgilerin, sevgililerin hatırlattıklarıyla güvenin ve ihanetin yeniden biçimlendiği ve aksine iyice biçimsizleştiği günler, masumiyeti yitirmekle büyümenin eşiğinde olmanın günleri, kırılmaların son bulmasının dilendiği, iyiliğin istendiği günler. dağınık odaların yorgunluğu, eski "yılın songünleri"nin hatırı, sandıklara son kez bakılıp konulan fotoğraflar, sırttaki hançerlerin sızısı, sigarayı bırakacağım rejim yapacağım aşık olmayacağımla başlayan artık eskimiş, yeni yılla birlikte yenilenecek yeni gün projeleri, bir daha girilmeyeceğine yeminler edilen çıkmaz sokaklar, uykusuz geceler, uykusuz gündüzler... yılın son günlerinin temizliği...
temiz ve iyi bir sene dileğiyle...
E-posta bültenimize kayıt olup anlık olarak gelişmelerden haberdar olabilirsiniz!