Televizyon - 164

Televizyon - 164 - Kaos GL Dergi

Televizyon - 164

Ocak-Şubat / 2019 | 857

Televizyon, hâkim normun etrafında belli türden bir eğlence, yaşam tarzı örgütleyen ve etki alanı en geniş olan bilgi araçlarından biri.

Çok kanallı hayata geçilmesi ve büyük bir pazar alanına dönüşen internet yayıncılığının başlaması ile bu etkileme kudretinde azalma olduğundan söz etsek de, televizyonun diğer medya araçlarından daha yoğun bir şekilde toplumsal algıya etki etme aracı olma konumunu koruduğunu söyleyebiliriz.

Televizyon toplumsal algının yerleşik heteronormatif biçimlerini ve normlarını izletmekle kalmayıp aynı zamanda bütün bunları değiştirip dönüştürebilme potansiyelini de kendi araçları içerisinde barındırıyor.

Bu noktada tartışmaya açtığımız ‘temsil’ ise, bir kültürü oluşturan bireyler arasındaki anlamın, üretim ve değiş tokuş sürecinin temel unsuru olma değerini korumakta. Temsil, anlamlandırma sürecine anlam üreterek ve anlamların değişimine olanak sağlayarak katılan bir süreç olup, değer ve davranış biçimlerinin sürekli yeniden üretilmesine etki etmekte.

“Gerçek temsilin” imkanlılığı, temsilin tek tipleştirilmesi ve beraberinde ortaya çıkan politik problemleri değerlendirdiğimiz bu dosyada, “Uyarlama Dizilerin Uyarlanamayan Karakterleri” yazısıyla Gizem Merve Kaboğlu ve “Sansürcü fobiğin TV’si varsa, Lubunyanın Netflix’i var!” yazısıyla da Bawer Fak yer almakta.

Bunların beraberinde, televizyon teorisyenlerinin de özellikle vurguladığı değişim/dönüştürme potansiyeli, günümüzde LGBTİ+’lar ve queer varoluşlar için ana akım medya ve internet platformlarında birbirinden farklılık göstermekte.  Bu farklılığı değerlendiren Elif Akçalı ve İrem İnceoğlu “Türkiye Dizilerinde Toplumsal Cinsiyet Temsilleri Araştırması” ve internet platformlarını değerlendirdikleri yazılarında tek tipleştirmenin hangi “tip”leri görünür ya da görünmez kıldığını irdeliyor.

Ata Kan ve Sengül Kılınç televizyonun “seyircisine” olan etkilerini ve televizyondakilerin yaşamlara nüfuz etme hallerini incelerken; Umut Güner, Deniz Gedizlioğlu ve Tan’ju Tariz dizileri değerlendirdikleri, LGBTİ+ ve queer yaşamlarla olan kesişim noktalarını tartışmaya açtıkları yazılarıyla bu dosyada okuyuculara bir düşünme alanı sunuyor.

Bu sayıya katkı sunan herkese teşekkürler.

Bir sonraki dosya konumuz “Dostluk”, katkılarınızı 10 Şubat’a kadar editor@kaosgl.orgadresine bekliyoruz.

Keyifli Okumalar

Aylime Aslı Demir & Umut Güven

İçindekiler:

  • Kuşlar Sınır Tanımadan Uçmaya Devam Ediyorlar, Aysel'im
  • Gök Günlükleri II: Yeni Yılda Bizleri Ne Bekliyor?
  • Sevmeye Başladıkça Engeller Kalkacak
  • Sapma Günlüğüm 6: Pekin'de Kişisel Onur Yürüyüşü
  • Cinsel Şiddetle Mücadele İçin Kavramlar: Tecavüz Kültürü
  • Nefretin Modern Dünya Etiketleri: "Hashtag NoFem!" Ben, öteki'nin bakışında yazılıdır.
  • İslam Mezheplerinde "Eşcinsel" Algısının Muhtemel Dönüşümüne Dair: Zorluklar ve Olasılıklar
  • Haklarımız Lütuf Değil
  • Kaos GL 2018 Araştırması: Türkiye'de LGBTİ Çalışanların Durumu
  • Kaos Zaplıyor: Kanalımda Ne Var?
  • Dizilerde ne var, ne yok? Televizyon ve İnternette Toplumsal Cinsiyet Temsilleri
  • Bunca Lubunya Firdevs Yöreoğlu'nda Ne Buldu?
  • Sansürcü fobiğin TV'si varsa, Lubunyanın Netflix'i var!
  • Uyarlama Dizilerin Uyarlanamayan Karakterleri
  • Anlatılmayan Hikâyeyi Görünür Kılmak: Çukur
  • Nerde O Eski Televizyonlar?
  • Çukuruma Beklerim Lubunya!
  • Bir Ekran, Bir Tanık