Mart-Nisan / 2019 | 1211
Neye karşı mücadele ettiğimizi tarihlerken pek çok kişiyle ortaklık kurulabilmektedir. “Cinsiyetçiliğe Karşı”, “Homofobiye Karşı”, “Transfobiye Karşı” sözleri oldukça geniş bir insan grubunu bir araya getirmek konusunda oldukça kudretli karşı çıkışlar. Peki ama bu mücadeleyi birlikte, zaman zaman omuz omuza örgütleyecek olan biz aktivistler, birlikte nasıl çalışıyoruz, birlikte eylemenin ahlakını nasıl kuruyoruz?
Aristoteles’ e göre, ahlakilik hakiki dostluğun özünü oluşturur; Ahlakilik, sadece özel hayatın değil, kamusal, hatta politik hayatın da özü niteliğindedir. Kamusal hayatta dostluk (dolayısıyla dayanışma) yoksa, toplumsal grupların çıkar çatışması kamusal hayatı dejenere edecek kadar baskın hale gelir.
Ona göre 3 farklı dostluk türü vardır; İnsanların birbirlerine faydalı olmalarından doğan dostluk (iş arkadaşlığı, politik yandaşlık gibi). Birbirinden hoşnut olmadan doğan dostluk (oyun, içki, dedikodu arkadaşlığı gibi). Son olarak ise erdeme, bir iyiyi paylaşmaya, bir iyinin peşinde olmaya dayanan dostluk (ortak amaçlar için beraber çalışmadan doğan dostluk).
Aristoteles’in “gerçek dostluk” dediği üçüncü tip dostluktur ve bunu “kamusal dostluk” olarak adlandırır. Kamusal Dostluk, ortak yarara hizmet eden bir nitelik göstererek, neticede politik topluluğun oluşturulmasını ve kendini devam ettirme olanağını sağlar. Bu ise, insanın diğerlerinin “iyi”sini de kendi iyisi gibi gözetmesini (korumasını ve kollamasını) gerekli kılar.
“Gerçek dostluğun” peşinde eyleme pratiklerimizi masaya yatıracağımız bu sayıda, feminist ve queer yoldaşlığın olanaklarına değindik.
Dostluk dosyasında, Ali Orhan Yılmaz, bell hooks’un Hep Aşka Dair kitabı üzerine değerlendirmelerini kaleme aldı. Asena Hafize Ulus, ”Hitap ile Cevap Arasında” ile dostluğun felsefi perspektiften incelemesini bizlere sunarken; Hilal Demir, “Birlikte Yürüdüğümüz Dostlar ve İfşa”yazısıylabir şiddetsiz eylem olarak ifşayı tartışmaya açtı. Yener Bayramoğlu, bir göç hikayesi ve dostluklarla kesişimlerini “Kuir Dostluk ve Göç”yazısında inceledi. Pınar Büyüktaş ve Leman Darıcıoğlu ise mektuplarla bir dostluk bağını okuyuculara aktardı. Ömer Akpınar, deneyimleriyle birlikte dostluğa dair bir tartışma zemini yaratırken; Selin Berghan 14 yıllık dostu Betty ile olan hikayesini Kaos GL okuyucuları için kaleme aldı. Lubunya dostluklara değinen Esmeray ve Tanju Tar’iz de bizleri dünden bugüne bir yolculuğa çıkardı.
Güncel Sayfalarda, Can Yaman tarafından kaleme alınan “Deli Kadına Selam Olsun!” ile Ayşen Gruda’yı sevgiyle anıyoruz. Sayfalarda ilerlerken, Ali Murat Gali İstanbul’un lubunya performans kültürünü ve ütopyalarını Kaos GL okuyucuları için anlatıyor. Sakatlık ve queer kesişimleriyle Rober Haddeciyan’ın eseri Tavan’ı Sevcan Tiftik incelerken; Ali Özbaş keyifli vakitler için bizlere film önerilerini sunuyor. Kaos GL Dergisi’nin devam eden yazı dizilerinden Sapma Günlüğüm’de Hakan Burak Çiçek ile Aşık Veysel’in dizeleri eşliğinde bir yolculuğa çıkıp; Aslı Alpar’ın söyleşi dizisi Cinsel Şiddetle Mücadele İçin Kavramlar’da bu sefer Mağdur Suçlayıcılık kavramını tartışıyoruz.
Bekçilik sistemini ve LGBTİ+ hareketi içindeki etkilerini Senem Doğanoğlu’nun kaleminden okurken; Yıldız Tar Kaos GL Medya İzleme Raporunu ve medyanın LGBTİ+ hareketindeki etkilerini kaleme aldı. Damla Umut Uzun ise Vuk Raicevic ile bir araya gelerek Sırbistan’daki LGBTİ+ hareketine ve Batı Balkanlar ve Türkiye Eşit Haklar Derneği’nin çalışmalarına dair bir söyleşi gerçekleştirdi.
Katkı sunan herkese ve The Pill’den Enes Çelenay’a çok teşekkür eder ve keyifli okumalar dileriz.
Aylime Aslı Demir & Umut Güven
E-posta bültenimize kayıt olup anlık olarak gelişmelerden haberdar olabilirsiniz!