Mayıs-Haziran / 2009 | 1320
“Kadın kadına aşk vardır!”ın ötesine akabildik herhalde… Hikâyelerimiz, her ne kadar da “eşantiyon” aşk olarak bahsediliyor/yansıtılıyor; ağızların yemek dolu tarafıyla dillendiriliyor; iç-hışırtısı ve dış-gıcırtılarının arasında gümbürtüye gidiyor olsa da, “kadın” ve “kadın” kelimelerinin buluşabilme mevzuunu idrak edebildik zaman içerisinde, hem LGBTT bireyler ve hem de malumlar olarak. Türkiyede her şey hengâme-tekerleğine binmiş yol alırken, biz “kadınları seven kadınlar” dosyamızı, -deyim yerindeyse- suyun en dinlenmişliğindeki dingin halinde benzer bir ortamda işledik, dosyanın hakkını ancak verebiliriz diye… Kimler/neler yok ki bu dosyada… Türkiyenin ilk ve en cafcaflı biseksüel-eşcinsel kadın buluşması olan PembeMor Haftasonunun katılımcılarından yorumlar derledik. Diğer yandan İmge Oranlının kaleminden, belki de birçoğumuzun tartışmaya aç kaldığı “feminizm ve lezbiyenlik üzerine”, Atina Lezbiyen Grubunun deneyimini dosyamıza kattık. Lambdaistanbullu kadınların yürek terlerinden ve İzlem Aybastı, Zeliha Deniz ve Aykut Atasayın da ellerinden çıkan Beyaz Atlı Prens Boşuna Gelme belgeseli üzerine yaptığımız lak-lakları döktük sözlere. Fotoğraf sanatçısı Nevruz Ebru Aksunun yakaladığı karelerin içerisinde “Aç Yüzünü!” yapabilenlerden, deklanşörlenmenin tam olarak neye benzediğini dinledik. Türkiyede biseksüel ve eşcinsel kadın olmak ya da ol(a)mamanın dibine vurduk. 2006 yılında başlayan ve henüz 4. yılında efsaneleşen Kadın Kadına Öykü Yarışmasının jüri üyelerini çıkardık yeraltından; birkaç yorum kopardık. İkisi bir fidanın güller açan dalı olan Leyla ve Özge çiftine, “Birlikte” bölümümüzün gönül kapılarını açtık. “Cinsellik ve Gölgesinde” isimli fotoğraf projesi için Türkiyeye taaa Hollandadan gelen Diana Blok ile Türkiyeye dair gözlemlerine ve söküğün diğer ilmeklerine dair söyleştik. Belçikalı yönetmen Sümeya Köktene ise, iki lezbiyenin hikâyesinin dillendirdiği Yasak Hisler (2008) filminin yapılış sürecini konuştuk. Ve herkes gibi biz de sorduk: “Başka bir konu bulamadın mı?” Geçen sayıda duyurusunu yaptığımız ancak bu sayıda dergide yerini bulamayan kamu ve homofobi dosyasını, derginin gündem bölümünde düzenli olarak tartışmaya karar verdik. Dosya dışına baktığımızda, sindire sindire okumak isteyeceğiniz söyleşiler ve sorgulamalarınızı tazeleyecek yazılar sizleri bekliyor. Lale Mansur ile hayatın içinden sinema perdesine uzanan bir yolculuk üzerine Çağlar Yerlikaya söyleşti. Kürşad Kahramanoğlu, Brezilyadan hepimize bir umut gibi doğan Cumhurbaşkanı Lula da Silva ile yaptığı dolu dolu sohbeti dergimize taşıdı. Almanyadan Yeşillerin ayrımcılık karşıtı sesi Volker Becke Kemal Ördekin yaptığı söyleşi ile bir kez daha kulak veriyoruz. “Hangi Hukuk? Kimin Ahlakı?” yazısı ile Devrim Sezer kamusal alanda homofobiyi ve “Ezilenlerin A(nti)-Politikliği Üzerine” yazısının ilk bölümü ile Hülya Sur da LGBTT hareketin gündemini tartışmaya açılıyorlar. Süreğen bölümlerimiz, müzik sinema… Kısacası bu sayı, oku oku doyama tadında! Siz bu sayımızı damağınıza iyice yayıp keyfini çıkaradururken, bizler bu süreç içerisinde, gelecek dosyamızın konusu olan “Ütopya”nın içini doldurmaya başlayalım. İçini doldurmak derken, “kelimelerimizi birbirine bağlayalım”ı kastediyoruz tabii. Bizim gibi, kanatları göğüslerinde bitenler için,kelimelerden başka sırtımızı yaslayabileceğimiz neler var Allah aşkına.
Kaos GL
E-posta bültenimize kayıt olup anlık olarak gelişmelerden haberdar olabilirsiniz!