Kasım-Aralık / 2014 | 1182
Kaos GL’den
Aile şimdiye kadar pek çok işlevi üzerinden tanımlandı; malların ve hizmetlerin üretimi üzerinden şekillenen ekonomik işlevi; sosyalleşme, üreme, eğitim gibi kültür aktarımı gibi alanları da içeren sosyal işlevi; son olarak da siyasi işlevi. Bu tür işlevselci- yapısalcı olmayan yaklaşımlar da olsa bir konuda hemen hemen hepsi uzlaşıyor; aile heteroseksüel olarak tanımlanır.
Aile kavramının tek bir aile tipine göndermede bulunduğunun varsaymaktan vazgeçmek ve toplumsal cinsiyet olgusunun ve toplumsallaşmanın hesaba katılması gerekiyor. Dünyanın bambaşka yerlerinde başka zamanlarda ailenin hiç de iddia edilen gibi sabit olmadığını/olamayacağını biliyoruz. Türkiye özelinde sadece diyanet yayınlarına veya aile ve sosyal politikalar bakanlığının, hemen hemen her ilde sürekli olarak aileyi korumaya yönelik düzenlediği konferanslardan, kitap ve dergiler çıkarmasından anlayabiliriz. Sürekli dağılan aileleri toplamak, düzenlemek gerekiyor! Aileyi sosyo-ekonomik, siyasi ve ideolojik sistemlerden ayrı düşünemeyeceğimizi görmek ve ailenin toplumdan izole olmuş bir kurum gibi ele alınmaması gerekiyor.
Modern aile fikrinin merkezinde üremenin yer almasının mevcut kapitalist sistemle ilişkisini de elbette göz ardı etmiyoruz. Ancak bu sayıda değineceğimiz konular daha ziyade eşcinsel evlilik talepleri ve heteronormatif aile kurumu değerlendirmeleri olacak. .
Dünyada 1960’lar ile beraber başlayan eşcinsel hareketin ilk talepleri arasında olmasa da - elbette kimi istisna talepler dışında- eşcinsel evliliği ilerleyen zaman ve değişen sosyal-kültürel yapıyla beraber önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Böylesi bir gündemin oluşmasında toplumsal yaşama katılan açık eşcinsel yurttaşların varlığı elbette önemliydi. Eşit haklar (çalışma,barınma,sağlık,eğitim gibi) talebinin artması bu gündemi hazırlayan önemli gelişmelerden bir tanesi oldu.
Elbette önemli bir diğer tartışmada Aids salgınıyla beraber oldukça hayati bir şekilde karşı karşıya kalınan sağlık güvencesi,ziyaret hakkı gibi konularla hareketin karşılaşması olacaktı. Ancak bu tartışmalar elbette başka bir aile mümkün tartışmalarını da içerecek şekilde sonuçlanacaktı. Örneğin 1967 yılında Hollanda’da kurulan Schorer Derneği gibi Aids’in doruk noktasında olduğu dönemlerde Latin Amerika’yı da kapsayacak şekilde yaygınlaşan Lgbt örgütlerin hayata geçirdiği "Body" Projesi, HIV ile yaşayanlara destek olmak, sosyal dışlanmalarını ve yalnız kalmalarını engellemeye yönelik olarak önemli çalışmalar gerçekleştirecekti.
Son olarak 90’larla beraber artan açık, uzun süreli ilişki yaşayan eşcinsellerin evlat edinme, velayet, ziyaret, sağlık bakımı hakkı gibi haklara sadece evli, heteroseksüel çiftlerin erişimini eleştirmeye başlamalarıyla başladığını söyleyebiliriz.
Türkiye’de ise hareketin son yıllarda gündemine giren "Aile" tartışmalarına ayırdığımız dosya , bu alanın oldukça önemli isimlerinden biri olan Diana Gittins’in açılış metniyle başlıyor.
Dergimize kapakta ve umum da yer alan çalışmalarıyla dahil olan Amy Casey’e ve katkıda bulunan herkese sonsuz teşekkürler.
Gelecek Sayımızın dosya konusu "Çalışma Hayatı" olacak. Katkılarınızı 10 Aralık 2014’e kadar editor@kaosgl.org adresine bekliyoruz.
E-posta bültenimize kayıt olup anlık olarak gelişmelerden haberdar olabilirsiniz!