Mart-Nisan / 2012 | 1317
“Milliyetçiler neden dönüp dolaşıp önce LGBT’lere saldırıyor?”
“Irkçılığa ve Milliyetçiliğe karşı mücadele etmeden, Homofobi ve Transfobiye karşı mücadelede başarılı olamayız” cümlesini bu sayımızda tartışmaya açtık.
Heteroseksizme karşı mücadelemizde “Homofobi/Transfobi kimin meselesi?” sorusunu
sormaya başladığımızda yanıtı milliyetçiliği, ırkçılığı, cinsiyetçiliği ve militarizmi dert eden
mücadeleler içinde bulmaya çalıştık.
Kaos GL Danışma Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Selçuk Candansayar’ın da belirttiği gibi milliyetçilik
bireylerin “ben” deme imkânını elinden alıyor ve bireyleri “biz” denen bir kalıba
sokuyor. Kendimize ait hiçbir özelliğimizi “bana” bırakmıyor; “biz” denen üst bir kalıp ile
sarmalayıp bizi esir alıyor. Peki, gerçekten bir “biz” var mı? “Ben”i bana rağmen saran,
sarmakla kalmayıp ablukasına alan o “biz”in neresinde “ben” oluyorum, olabiliyor muyum?
Yoksa “öteki” olarak hep “sevmediği için terk etmesi gereken” mi oluyorum? “Milliyetçilik
düşmansız yürütülecek bir iş değildir” diyor Candansayar ve ekliyor: Peki, milliyetçiler
neden dönüp dolaşıp önce LGBT’lere saldırıyor?
O bizim mükemmel toplumumuzu çürüten, çokça iç düşman yaratmaktan geri durmayan
iktidar, ardından toplumu o mikroplardan arındırmaya girişiyor. “Suçluları”, “fahişeleri”,
“sapıkları” sağlıklı, güçlü ve iyi bireyler karşısında ayıklamak istiyor. Bu iyilerin “erkek”,
“güçlü”, “sağlıklı” ve soyu devam ettirecek bireyler olduğunu biliyoruz! Ötekiyi kurma ve
öteki üzerinden kendini tanımlama pratiklerinin ezilenler arasında da iktidar kurabildiğini ekleyelim…
“Esas oğlan her zaman Türk, Sünni, Müslüman ve heteroseksüel”
Kaos GL Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Melek Göregenli ise esas oğlanların her zaman
Türk, Sünni, Müslüman ve Heteroseksüel olduğuna dikkat çekiyor. Homofobik olmayan bir
milliyetçiliğin söz konusu bile olamayacağını belirten Göregenli, nefret siyasetlerinin yeşerdi
ği iklimi işaret ediyor: Milliyetçilik, ırkçılık, anti-semitizm, otoriterlik vb. bütün nefret
siyasetleri genel bir muhafazakârlık ikliminde yeşerir ve bu iklim esasen homofobiden
beslenir, genel olarak bütün beden kontrolüne dayalı siyasetlerden güç alır.
“Milliyetçiliğin Kapadığı Kapılar Nelerin Üstünü Örter?”
Milliyetçiler neden dönüp dolaşıp önce LGBT’lere saldırıyor… Ezilenler arasındaki iktidar
ilişkileri neden ve nasıl tezahür ediyor… Homofobi ve transfobi karşıtı pratiklerde tezahür
eden milliyetçililiğin çerçevelediği LGBT varoluşların kaygısı ne ola ki… Milliyetçiliğe karşı
mücadele etmeden homofobi ve transfobi karşıtı mücadele neden başarılı olamaz…
Peki sizce milliyetçiliğin kapadığı kapılar nelerin üstünü örtüyor diye sorduk ve Milliyetçilik dosyamıza
Armağan Öztürk, Güven Gürkan Öztan, Elif Kutlu, Ali Baydaş, Elif Ekin Akşit, Ferhat
Özgür, İlkay Kara, Ahmet Yavuz, Tuba Emiroğlu, Tunca Özlen, Eren Barış, Osman Bulugil, Yigilante
Kocagöz ve Ramazan Kaya çağrımıza kulak verdi ve yazılarıyla desteklerini esirgemedi.
Söyleşilerimiz bu sayıda da rengarenk, Pantomim sanatçısı Janset Karavin ile Buket Korkmaz,
AGOS gazetesinden Rober Koptaş ile Emre Terekli, American Idol’ın süperstarı Adam
Lambert ile de Cenk Erdem görüştü.
Ömer Akpınar kendi tabiriyle “şu meşhur Amerikan gençlik dizisi” Glee’yi yazdı. Kitaplık
köşemizi bu sayıda Kıvılcım İlbaşı hazırladı. Hakan Bilge Hitchcock’un Rope fi lmini eşcinsellik
açısından okudu.
123. sayının kapak konuğu Erinç Seymen; UMUM konuğu ise Ferhat Özgür oldu.
Gelelim bir sonraki sayımıza… 124. sayımızda “Sınır”ları tartışmaya açıyoruz. Yazılı ve
görsel katkılarınızı dergi@kaosgl.org adresi ile 5 Nisan’a kadar paylaşın lütfen!
Mayıs’ta Buluşmak üzere…
You can subscribe to our e-mail newsletter and be informed instantly!