Kasım-Aralık / 2008 | 1794
ilk korku
Ömrümün ilk korkusuydu. “Hayatında en korktuğun şey neyse onlar saracak cehennemde her yerini” demişti bir kız çocuğu, dudaklarını bükerek. Biliyordu işte, ona da annesi söylemişti. Günlerce uykularımda her yerim böceklerle kaplı, cehennemde yanarken gördüm kendimi.
Aynı kız olmasa da ona da annesi söylemişmiş; Tövbe etmeliydim, tövbe edersem ‘Allah baba’ beni affedermiş. Böylece günahla tanıştım.
Günah işlemekten korktum sonra. Ekmek yere düşünce üç kez öpüp alnıma götürdüm, babamın karşısında bacak bacak üstüne atmadım, belki aç olan vardır diye okula götürdüğüm yemeğimi gizli gizli, suç işlermiş gibi yedim, kızlara kötü gözle bakmadım, televizyondaki öpüşme sahnelerine gözümü kapattım, ablamdan önce banyo yapmadım, haksız olsalar bile büyüklerime karşı gelmedim… Bir tek çocuk oyunlarımızda erkeklerle öpüşürken, birbirimizin üstüne çıkarken gelmedi aklıma günah.
Yazları çok erken saatlerde sokaklar çocuk sesleriyle dolardı. Ellerinde yeşil kitaplar camiye giderlerdi. Ben de peşlerinden... 5 vakit namaz kılınan bir evde büyümek değildi tek neden, kasabada yaşamak, kabul görmek için bir görevdi bu. Elif, be, ce’yle başlayan Ayat-el Kürsi’ye dek giden sayfalar, sureler, ayetler… Amaç Kuran’ı Kerim’e geçebilmekti. Ödül de… Okuyamamak utançtı. Çok utandım. Ben de namaz kılmaya adadım kendimi. Bilinen duaları mırıldandım eğilip kalktıkça.
Ortaokul ve lise yılları sonra. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin korkutan öğretmenleri. Günahla değil dayakla korkutan… Oğlanları aşağılayan, kızlara sarkan öğretmenler…
Ve sonra, çocuk oyunlarının bittiğini anladığım gün: erkek bedenine ilk dokunuş. Dokunmayış. Çıplak bedenler birbirine değdi yalnızca. Kaçtım hemen. Eve koştum, banyoya kapattım kendimi. Canımı acıta acıta, kanata kanata keseledim bedenimi. Sıcak sular döktüm, beyaz sabunlarla ovdum ama gitmiyordu. Günah gitmiyordu. Günlerce, haftalarca ağladım gizli gizli. Yeryüzünün tek günahkarı bendim. En büyük günahı işlemiştim bir erkek bedenine bakarak, ona dokunarak. Cehennemdeydim ve böcekler her yerimi sarmıştı.
Travmaya dönüşen bir çocukluğun birkaç anı(sı) bu yalnızca. Bize öğretilen dinin, bu ülkede yaşarken dinle ilişkimizin birkaç yıkımı sadece.
İşte bu yıkımları ya da aksine, sağaltımları dosyaya dönüştürelim dedik ve dosyamızın adını önce “Din ve Eşcinsellik” koyduk, sonra da gelen yazıların götürdüğü yere gidip “İslam ve Eşcinsellik”e çevirdik. Anlaşılan o ki; bu ülkede İslam’la ilişkimize bakmadan başka dinleri konuşabilmek henüz mümkün değil. Gelecek yıllara kalan “Din” dosyamızı bu sayıyla başlatalım o zaman.
***
Bir sonraki buluşmada ‘yenilik’ bekliyor Kaos GL’yi. Logosundan içeriğine bütün odalarını yeniden kuracağız derginin. Sizlerin de katkısıyla elbette… Mektuplarınız, fotoğraflarınız, günceleriniz… Sözünüz, görüntünüz ‘yeniden’ bu dergide olacak.
Yenilikleri beklerken görüşmek dileğiyle.
KUTUDA
Kapağımıza da zevkle taşıdığımız Umay Umay yıllar sonra ilk söyleşisini Kaos GL’ye verdi. Kendi çektiği fotoğrafların süslediği sayfalarda Umay’ın boğaza/yüreğe takılan sözleri sizler için de bir rehber olacak sanırım: Ya yolunuzu bulacağınız ya da kaybolacağınız.
You can subscribe to our e-mail newsletter and be informed instantly!